MUHAMMED EFENDİMİZİN MEDİNE DE KURDUĞU DEVLETİN DEVAMI -
ŞEVKET-İ ALİYYE OSMANİYYE
OSMANLI İMPARATORLUĞU
Osman Gazi Devletin kurucusuydu. Çatık kaşlı , mert , yiğit , merhametli ,arif , zahit ve güçlü aynı zamanda da kabına sığamaz aksiyon ruhlu biriydi. Bursa da otağlar kurulu bir yaşam içindeydiler. Doğu da ki komşuları Müslüman olduğundan onlarla kavga etmeye vicdanı el vermiyor. Gaza ruhunu , Bizans Hristiyanlarının üzerine müzmin halde saldırarak yapıyordu.
Bursa da ki İslam beldesi yani Türk Otağları zikir kokardı. Türk Osmanlılar Cihat ve gaza ruhuna sahiplerdi. Lakin Allah'a karşı yumuşak başlı. Disiplinli ve itaatkardılar. Akşamları otağların obaların ortasında cemaatle kılınan namazlar sıcaklık ve güven duygusu oluşturuyordu. Onlar Türklerdi..
Bizans Tekfurlarının , Osmanlı karşısında hezimetler yaşaması ve Osmanlıların her seferinde zafere muvaffak olması hayrete mucipti.
Osman Gazi'den sonra gelen Sultanlar İstanbul'u çevreleyecek şekilde Balkanlara ayak bastılar. Türkleri Balkanlardan atmak isteyen ve Avrupa'nın geleceği açısından ciddi tehlike olarak gören Papa'nın kışkırtması ile Haçlı Hristiyan Ordularının saldırıları defalarca tekerrür etti. Fakat her seferinde Türkler kazandı. Kosova Meydan Savaşları. Çimpe Kalesi Savaşı , Niğbolu Meydan Savaşı gibi daha nice zaferler Osmanlılara ciddi itibar kazandırdı.
Türklerin Balkanlar da ilerleyişinde bu kadar müspet neticenin tahakkuk etmesinin sebeplerinden bir tanesi Osmanlı'nın Dönemin Savaş teknolojisinde daha üstün olmasıdır.
Peki Osmanlılar Nasıl Süper Güç Oldu?
OSMANLI KILICI
1300 yılından -1600 yılına kadar , Osmanlı Kılıçlarının , Avrupalıları Kılıçlarına kıyasla çok daha hafif ve daha keskindir. Avrupa Kılıçları ise çok büyük güçlü ve ağırdır.
Kılıç dökme de maharetli ve usta olan Osmanlı Demircilerine şükran borçluyuz.
Osmanlı Kılıcının hafif olması hem esneklik hem hız sağlıyor. Hız avantajının olması. Ağrı ve güç olmasından daha önemlidir. Çünkü hızlı olduğunda erken davranıp öne geçebiliyorsunuz.
Ağır ve güçlü Kılıca Sahip olmanızın bir önemi kalmıyor.
Cenabı Allah , Hristiyan Ordularını savaş meydanlarında öldüren ecdadımız ve kıymetli büyük dedelerimiz ve Sultanlarımızdan razı olsun.
Ecdadımız dünya da zulmü bitirmek , Allah'ın adını insanlığa ulaştırıp onların hem uhrevi hem dünyevi saadetini sağlamak için savaştı. Fakat Hristiyan Avrupa Orduları , Müstekbir kimselerdi.
Zaferlerimizin diğer sebebi , İslam Disiplinine sahip lakayt olmayan askere sahiptik. Osmanlı askerlerinin hepsini tespihin taneleri gibi bozulmadan sefere götürmek mümkündü. Oysa Avrupa Orduları için tahayyülü imkansız bir şeydi bu.
Yeniçeriler 1600 yılına kadar asırlarca Sultanlara sadıktı. Sultan'ın kullarıydılar. Fakat bu mecazi ve hamasi bir sözdü. Aslında Allah'ın kuluydular.
Osmanlı Topçuluğu
Kanuni Sultan Süleyman Rahmetullahi Aleyh
Kanuni Sultan Süleyman Han, Avrupa'da 362 kale fetih etti. Çanı indirdi , Ezan-ı Muhamediyye yi okuttu. Osmanlı Topçuluk konusunda çok maharetliydi. Topçuluğun Mucidi Çin olsa da , en iyi kullanan Osmanlılardı. Osmanlı Topçuluğu , Avrupa ki emsallerine mukayese edildiğinde daha hafif hareketli , ve doldurma seriliği daha hızlıydı. Fatih Sultan Muhammed Mehmet Han'ın Şahi Topları istisna. O çok daha güçlü bir Top Modeliydi. Fakat doldurma hızı yavaştı. Bizim kast ettiğimiz Osmanlı'nın umumi anlamda kullandığı Toplar. İşte onlar hafif ve hızlıydı. Ayrıca Osmanlı dönemin Ticaret yollarında (1525) muktedir olduğundan mukabil. Topçuluğu Avrupa'ya kıyasla daha fazla finanse edebilecek durumdaydı. Emsal olarak ; Osmanlı ve Macarlar arasında gerçekleşen Mohaç Savaşın da
2 saat gibi kısa bir sürede dağılan Hristiyan Ordusuna mukabil Macar Kralı Layoş savaş meydanın dan kaçmak zorunda kalmış ve bataklığa saplanıp can vermiştir.
Sultanların Din Adamaları olan Ulemalar'dan ve Şeyhülislam Efendi'den sefer için onay alması üzerine defalarca Avrupa üzerine ilerleyen Türkler , Mehteranların ve köslerin dehşetli yankılanmaları eşliğinde defalarca Viyana kapılarına dayandılar.
Mehteranlar çalındığında kulakları zorlayan meydanlar yankılanırdı. Avrupa'da deprem olur gibi olurdu.
16.Asırda Osmanlı Ekonomisi Neden Güçlüydü?
Tarımsal Ekonomi
Tımar Sistemi
Osman Gazi'nin bir Büyüğü olan Şeyh Edebali'den beri süregelen ''İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın.''cümlesi Osmanlı'nın ekonomisinin ana unsuruydu.
Osmanlı İmparatorluğu insanı yaşatmak adına , ilk önce kendi halkının ihtiyacını karşılamayı hedefliyordu. Osmanlı Coğrafyasında bolca pamuk vardı. Devlet bu Pamukları ilk önce Loncalarının ihtiyacı için tüketiyordu. Dışarıya satmayarak kendi halkının ihtiyacını karşılıyordu.
Avrupa da ise durum tam tersiydi. Onlar dışarıya bolca satmayı gaye edinmişti. Merkantalist Ticaret Politikası benimsemişti. Kendi halkı umrunda değildi.
Buna mukabil ; Osmanlı pazarında ki malların baz fiyatları ucuz kalıyor bu da Loncaların tüketim için kullandığı hammadde açısında kar getiriyor. Halkta ucuz mal kullanıyordu. Halkın elinde daha çok parası kalıyordu.
Aslında bu Ekonomi Sistemi ve Ticaret Politikası , 16. Asır için çok avantajlı olsa da , ilerde oluşacak Sanayi Devrimi ile Osmanlı Tarım Ekonomisi aynı zamanda Ticaret Politikası işlevsiz hale gelecekti.
Tımar Sistemi , Osmanlı Devleti'nin Köylüye Toprak tahsis etmesiydi. Bunlar Avrupa da ki gibi Serf köle değillerdi. Direk Toprağı kendi yönetirdi ve kazancından tahsis edilen kısmı Tımar Sipahileri olarak Devlete Savaş zamanları geldiğinde verirdi. Buda fazlaca kazanca sebep olurdu.
OSMANLI TİCARET YOLLARININ GÜCÜ
15.Asırın başından 16.Asrın ortalarına kadar Osmanlı İmparatorluğu ,Ticaret yollarında hem Azamet hem de Muhteviyatta emsalsizdi.
Çin'de ki İpek yolundan , geniş Osmanlı Coğrafyasına kadar uzanan İpek yolarının güzergahı sebebiyle Osmanlı Ekonomisine büyük katkı sağlıyordu. Ticaret Limanlarında ve Pazarlarda satılan mallar Avrupa'ya uzanana kadar çok fazla el değiştirdiğinden Batı açısından malların fiyatı yükseliyordu. Fakat Osmanlı elinde ucuz kalıyordu.